“Doğu
Akdeniz’de Son Gelişmeler TC ve KKTC’nin AB ile İlişkileri-Musa
Karademir Haberi ”
Kıbrıs Türk Kültür Derneği (KTKD)’nin,
Şişli Belediyesi’nin katkılarıyla düzenlediği, “Doğu Akdeniz’de
Son Gelişmeler TC ve KKTC’nin AB ile İlişkileri Paneli” 17 Aralık 2014
Çarşamba Günü, Saat 14:00’de Şişli Belediyesi Kent Kültür
Merkezi’nde yapıldı.
2014
Yılının Aralık Ayında Kanlı Noel’in 51. Yılında Mücadele ve şehitler
haftasında
Kıbrıs
Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi tarafından, Şişli belediyesi katkıları
ile
Kıbrısta
yaşayan Türklere, Rumlar tarafından Akritas soykırım planı ile uygulanan
Kanlı noel katliamlarının 51. yıldönümünde, vatan için canlarını feda eden tüm şehitlerimiz, Toplum lideri Dr. Fazıl Küçük, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf.Raif Denktaş anısına, düzenlendi.
“1959
Londra ve Zurih Anlaşmalarına uygun olarak Kıbrıs Türk Halkı ile Kıbrıs
Rum halkı arasında Türkiye, Yunanistan ve İngiltere garantörlüğünde 16
Ağustos 1960 da iki uluslu Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmuştu. Cumhuriyet
egemenlik ve bağımsızlığı her iki halka ortaklaşa verildiği
fonksiyonel federatif bir ortaklık Cumhuriyeti idi.Anayasa bir halkın diğerine
hükmedemiyeceği esasını getirdiğini dile getiren Kıbrıs Türk Kültür
Derneği İstanbul Şube Başkanı Zehra Bilge Eray yaptığı konuşmasında
özetle “Rum Lider Makarios yapılan anlaşmaları Enosisi gerçekleştirecek
bir sıçrama tahtası olarak gördüğü için imzaladığını ,amacının
Enosis olduğunu beyanlarında belirtiyor, anlaşmalar bir Millet değil bir
Devlet yaratmıştır diyordu. Anayasada Türklere çok fazla haklar verildiğini
Anayasanın işlemediğini iddia ederek,Anayasanın 13 maddesinin değiştirilmesi
için çalışmalar başlattı. Değişiklik önerileri Türkler tarafından
reddedilince 21 Aralık 1963 akşamı Akritas planının silahlı eylemini
uygulamaya koydu.”
Türklere
karşı yapılan insanlık dışı barbarca saldırılar ve kısa zamanda bütün
adaya yayılmasını verdikleri şehit rakamlarla söyleyen Zehra Bilge Eray
“İki halklı ortaklık Cumhuriyeti 21 Aralık 1963 de Rum ortak tarafından
gasbedilmiştir. Güvenlik konseyi 4 Mart 1964 de aldığı 186sayılı kararı
ile adaya çok uluslu UNFİCY bir barış gücü gönderilmesine karar verdi.
1974 barış harekatına kadar Barış gücü Türkler karşı yapılan saldırıları
ve baskıları önlemekte aciz kaldı. Alınan kararla var olmayan bir Kıbrıs
Cumhuriyeti Hükümetinin tüm ada sathında egemen olduğunu vurgulayarak Kıbrıs
konusunda bu güne kadar alınan kararları bağlayıcı bir nitelik arz
ederek sonuçta Kıbrıs uyuşmazlığının çözümsüzlüğünde en büyük
etkenlerden biri olmuştur.”dedi
Ve panel amacını “51 yıldan
beri halen sonuçlandırılamayan Kıbrıs uyuşmazlığında gelinen son
durumu sizlerle paylaşmayı yeni bakış ve çözüm önerilerini konu alan
panelimizi davamıza hizmeti geçenler ve tüm şehitlerimiz adına düzenledik.”şeklinde
açıkladı.
Moderatörlüğünü
Doğuş Üniversitesi UTİ Başkanı ve KTKD İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu
Üyesi Prof. Dr. Ertan Oktay’ın yaptığı Panelde, KKTC Ankara E. Büyükelçisi,
Başkent Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve KTKD Genel Başkanı Dr. Ahmet
Zeki Bulunç, Arel Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı
ve DMW Uluslararası Diplomatlar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Uğur
Özgöker ve Akdeniz Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Harun Gümrükçü birer konuşma yaptılar.
KKTC
Ankara E. Büyükelçisi, Başkent Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve KTKD
Genel Başkanı Dr. Ahmet Zeki Bulunç; Akdeniz’deki Son Gelişmeler ve Kıbrıs
Müzakeresine Etkileri konulu konuşmasında, Kıbrıs Meselesinin Rumların
ve AB’nin tutumları nedeniyle çözümsüzlük odağında olduğunu, yeni
enerji kaynaklarının meselenin çözümünde rol oynamasının mümkün
olmayacağını, bunun bir aldatmaca olduğunu söyledi. Esas olanın Londra
ve Zürih Anlaşmaları çerçevesinde iki toplumlu tek devlet veya iki
devletli bir yapı olduğunu da ekledi. Arel Üniversitesi Uluslararası
İlişkiler Bölüm Başkanı ve DMW Uluslararası Diplomat Birliği Yönetim
Kurulu Üyesi Doç. Dr. Uğur Özgöker; Enerji Sorunları ve Kıbrıs-AB İlişkilerine
Etkileri isimli konuşmasında Kıbrıs meselesinin Doğu Akdeniz’de bulunan
yeni enerji kaynaklarının AB’nin 30 yıllık ihtiyacını karşılayacak
potansiyelde olduğunu ve bunun AB için vazgeçilemez olduğunu söyledi. Özellikle
Rusya’nın AB ve ABD ile yeni soğuk savaş dönemi ve Rusya’nın AB’ye
enerji kartını oynaması, Kıbrıs Meselesinin çözümünde önemli olduğunu
belirtti. Özgöker ayrıca, Doğu Akdeniz enerji kaynaklarının AB’ye ulaşmasında
iki alternatif vardır. Birincisinin maliyeti 23 Milyar Avro, ikincisinin ise
2,5 Milyar Avro’dur. Bundan dolayı tercihin ikinciden yana olması en
rantabl olandır. İkinci alternatifin kilit ülkesinin de Türkiye olduğunu
söyledi. Panelin son konuşmacısı olan Akdeniz Üniversitesi
Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Gümrükçü;
KKTC Yoluyla Türkçe’nin AB’nin Resmi Dili Nasıl Olur? Yeni Bakış Açıları
ve Çözüm Önerileri adlı konuşmasında, AB’ye üye ülkelerin tüm
resmi ve yerel dilleri, AB’nin resmi dili statüsündedir. En az konuşan
diller bile resmi dildir. Kıbrıs, 2004 yılında AB’ye tam üye alındığında
Kıbrıs Cumhuriyeti olarak alınmıştır. Dolayısıyla Kıbrıs Cumhuriyeti
iki toplumlu bir devlet statüsündedir. Rumca Yunanistan’ın üyeliği
nedeniyle zaten resmi dillerdendir. Kıbrıs Cumhuriyeti’nde de iki dil vardır.
Türkçe ve Rumca. Bundan dolayı Türkçe’de resmi dil olmalıdır. Özellikle
başta Almanya olmak üzere AB üyesi ülkelerde 8 milyona yakın Türk yaşamaktadır.
Bu nedenle de özellikle Avrupa Topluluğu Adalet Divanı’nda girişimlerde
bulunmak gerekir. Panelin soru cevap kısmında özellikle Türkçe’nin
resmi dil olması konusunda neler yapılacağı soruldu. Doç. Dr. Uğur Özgöker,
Av. Dr. Hüseyin Karabulut aracılığı ile Avrupa Topluluğu Adalet Divanı’na
dava açıldığını ve sürecin işlediğini söyledi.
info@parlarmedya.com
|
|